2. CUMHURİYET KUPASI YARI MESAFE TRİATLON YARIŞI

Ağustos ayında dört arkadaş, 2014’ün 24 Ağustos’unda düzenlenecek olan Ironman Kopenhag yarışına kaydolduk. Birimiz daha önce 2 kez Ironman koştu, diğerlerimiz ilk kez deneyecek…

En bilinen triatlet antrenörlerinden biri olan Joe Friel’in dediğine göre, Ironman mesafesi koşmadan önce en az 4-5 tane olimpik, 2-3 tane de 70.3 koşmakta fayda varmış. 3 hafta önce katıldığım bu yarış, bu anlamda benim için önemli bir adımdı (Bu arada aynı yarışa ilk kez IM yapacak diğer 2 arkadaşım Berk Tüfekçi ve Mert Derman da katıldı).

Aşağıda, Cyclingtr.com sitesi için yazdığım yarış raporumu bulabilirsiniz:

“27 Ekim 2013 tarihinde, bu yıl ikincisi düzenlenen Türkiye’nin ilk ve tek Yarı Mesafe Triatlon yarışına ikinci kez katılma ve bitirme şansına eriştim.

İLK YARIŞ

2012 yılındaki ilk yarıştan kısaca bahsetmek istiyorum. Yarış olağanüstü hava şartları sebebiyle çok zorlu geçmişti, hem sporcular hem de görevliler için. Yüzme etabında aniden patlayan fırtına yüzünden açıktaki dubalardan biri Akdeniz’in ortasına doğru sürüklenirken, ikinci turu atmakta olan yüzücüler durumdan habersiz şekilde dalgalarla boğuşarak bu dubayı takip etmekteydiler. Görevli botlar tek tek tüm sporcuların yanına gidip, acilen karaya yüzmeleri konusunda onları uyarmışlardı. Tüm sporcular, önemli bir tehlike yaşamadan karaya çıkmayı başarmışlardı.

Kuvvetli fırtınayla birlikte yağan yağmur ve kumsaldan asfalta savrulan kumlar sebebiyle bisiklet etabı çok tehlikeli bir hal almıştı. Özellikle bazı bölümlerde neredeyse yürüyüş hızında bisiklete binilebiliyordu. Triatletlerin çoğu en az bir kez fırtına ve kaygan zemin yüzünden düşmüştü (ben 2 kez düşmüştüm). Yarış direktörünün kararıyla bisiklet etabı 45 km’de sonlandırıldı ve koşu etabına geçildi. Sorunsuz bir koşu etabı sonrası, tüm aksiliklere rağmen ilk yarış başarıyla tamamlanmış oldu. İlk yarışın bu şartlara rağmen güvenli bir şekilde tamamlanması Sn. Melih Işıkçı liderliğindeki ekibin üstün çabalarıyla mümkün olabilmişti.

BU YILKİ İZLENİMLERİM: YARIŞTAN ÇOK ÖNCESİ…

Bu yıl, yarış haftasından önceki izlenimlerimi de aktarmayı önemli buluyorum. Çünkü bir yarışın organizasyonel başarısı, sadece yarış haftası ile ölçülemez.

Belirsizlik: Federasyonun sene başı açıkladığı yarış takviminde Antalya Cumhuriyet Kupası’nın bulunması tüm triatletleri heyecanlandırmıştı. Ancak aylar geçtikçe bu yarışla ilgili hiçbir güncel bilgilendirmenin yapılmaması, spocular tarafından çok önemsenen İstanbul yarışının önce olimpik mesafeden sprint mesafeye dönüştürülüp, birkaç gün kala ise iptal edilmesi Antalya Yarışı’nın da yapılıp yapılmayacağı konusunda söylentilere neden oldu.

Bazı sporcular yurtdışındaki eşdeğer mesafedeki yarışlara kaydolarak işlerini şansa bırakmadılar. Diğerleri antremanlarını nasıl planlayacaklarını şaşırdılar. Uçak ve otel rezervasyonları, işyerinden alınacak izinler… hepsi son ana kaldı.

ÇÖZÜM: Özellikle sosyal medyada, iki dilde hazırlanmış bir dijital posterle yarışın duyurusu en az 6 ay öncesinden yapılmalıydı. Sadece federasyon sayfasındaki takvimde bir satır, böyle bir yarışın hakkıyla duyurulmasına yetmez. Sosyal medya dışında, uygun görülecek birkaç yazılı medyada haber olarak yarıştan bahsedilmeliydi. Bazı gazetelerin spor sayfaları, bazı spor dergileri bunları ücretsiz yayınlarlardı. Ufak el ilanları bazı spor mağazalarında ödeme noktaları yakınında konuşlandırılabilirdi vs…

Uluslararası tanıtım eksikliği: Yarış tarihi yaklaştıkça, bu yarışa yabancı katılımın da arzu edildiği Federasyon tarafından bazı yerlerde dile getirildi. Fakat bu sadece arzu etmekle olacak iş değil ki?! Yabancılar bu yarıştan nasıl haberdar olacaklar? Diyelim ki sporcular bir şekilde yakın çevresine duyurdu, İNGİLİZCE yarışma talimatı, kayıt sistemi, parkur bilgisi, konaklama bilgisi… bunların hiçbiri yok. Sanırım 3 hafta öncesine kadar Türkçesi bile yoktu…

ÇÖZÜM: Takvimde ayrı bir önemi olan bu tür bir yarış için mutlaka yukarıda sıraladığım bilgiler en az 6 ay öncesinden Federasyon sitesinde bulunmalıydı. Hatta, bu yarış için bir mini web sitesi yapılmalıydı. Böyle bir site ücretsiz olarak bile, gönüllü ve konuyu biraz bilen biri tarafından yapılabilirdi. Kayıtlar için de bu site rahatlıkla kullanılabilirdi.

Anlaşmalı Oteller: Federasyon, bu yarış için Antalya’da 6 ad. otelle özel anlaşmalı fiyatlar sağlamıştı. Bu önemli ve güzel bir düşünce. Bir arkadaşımla birlikte kalmak üzere, bu otellerden birine rezervasyon yapmak istediğimde bana anlaşmalı fiyattan oda kalmadığı söylendi. Ben de teklif edilen biraz daha yüksek fiyattan odayı ayırttım. Otele vardığımızda, bizden başka sadece bir sporcunun otelde kaldığını öğrenince duruma oldukça sinirlendim. Üstüne üstlük, sabah 8’de startı verilecek yarışın anlaşmalı oteli kahvaltıyı 7’de veriyordu! Benzer bir sıkıntıyı başka bir otelde daha duydum…

Sonuçta şikayetimi otel yönetimine bildirdim ve paramızın iadesi yapılacak. Bu durum Federasyonun hatası değil tabii ki. Ancak Federasyon’dan bu konuda bazı beklentilerim de yok değil…

ÇÖZÜM: Seçilen otellerin fiyat uygunluğunun yanısıra, kahvaltı saatinin de yarışma başlangıcına uygun olması şart. Otellerle görüşmelerde bu mutlaka konuşulmalı, sporcuların pazarlığıyla halledilmemeli. Seçilen oteller, onlarca bisikletin montajının yapılabileceği alana sahip olmalı, bisikletler güvenli bir bölümde tutulabilmeli. Ayrıca bence, anlaşmalı otel sayısı, her otelde ortalama en 20 sporcu olacak kadar olmalı. Şahsen biz 3 kişi bir otelde kalmaktan çok da hoşnut olmadık. Otel içindeki ortamın da yarışma ruhunu yansıtmasını arzu ederdik. Bunun en kolay yolu daha çok sporcunun aynı otelleri paylaşması olur.

YARIŞTAN ÖNCEKİ GÜN:

Toplu Sürüş: Cumartesi günü programında, akşam 18’deki teknik toplantı dışında bir de toplu sürüşle bisiklet parkurunu tanıma programı vardı. Bu uygulamayı beğendim. Ben dahil bazı sporcular bu sürüşe yetişemediler, çünkü öğrendiğimizde uçuş saatlerimiz çoktan belirlenmişti. Yine de, geç duyurulması dışında güzel bir uygulamaydı.

Teknik Toplantı: Kayıtlarımızın yapılması, sayıca fazla olmadığımız için zor olmadı. Ancak kalabalık yarışlar için mutlaka daha düzenli bir kayıt sistemi gerekecek. Teknik toplantı genel olarak olması gerektiği gibiydi ve iyi geçti. Toplantı sonrası düzenlenen makarna partisinde yiyeceklerin kalitesi ve miktarı gayet iyiydi.

Yarışma çantası: İşte beni en mutlu eden konulardan biri! Şu bez çantalar o kadar kullanışlı ve ucuz ki… Belki her yarışta vermek lüks olabilir, ancak olimpik ve üzeri mesafedeki yarışlar için şart. Ayrıca bu çantalar çok iyi reklam mecraları, çünkü yarıştan sonra da sporcular günlük hayatlarında kullanabiliyorlar. Çantaların görünen yüzünde beyaz ve keçeli kalemle yazılabilir bir dikdörtgen alan, çantaların karışmaması için iyi bir çözüm olur.

YARIŞ GÜNÜ:

Değişim alanına giriş: Değişim alanına girişte bisiklet ve diğer ekipmanlarımız hiçbir kontrolden geçirilmedi. Bu durum beni oldukça şaşırttı. Ayrıca bisikletlere numara dağıtılmadı. Aynı takımda yarışan sporculardan iddialı olan birinin bisikletinde bir arıza olsa, arkadan gelen takım arkadaşının bisikletini alıp yarışa devam etse kimsenin ruhu bile duymazdı. Yarışlarda bisiklet numarası tanınmaktan çok bu işlevi görür, bu yarışta bu konu atlanmış. Hazır bisiklet numarasından konu açılmışken; bu numaraların uçak seyahatlerinde valizlerimizin tutma kollarına takılan çıkartmalara benzer mantıkta olmaları çok daha kullanışlı olur. Zaten Yurtdışındaki birçok yarışta da bu uygulamayı görüyoruz. Bundan sonraki yarışlarda bence bu konu değerlendirilmeli.

Değişim Alanı: Ben gayet nizami buldum. Sporcu sayısının az olmasından dolayı bisiklet aralıkları da yeterliydi, herhangi bir sıkışma yaşanmadı. Bisikletle ilk turumda değişim alanına yaklaşınca kafam karıştı, içinden geçileceğini bilmediğimden dönecekmiş gibi yavaşladım. Herhalde toplantı sırasında bu detayı kaçırmışım. Parkurun değişim alanı içinden geçiyor olması oldukça pratik ve akıllıca bir çözümdü. Daha kalabalık yarışlarda aynı sistemi uygulamak pek kolay olmayabilir.

Yüzme Parkuru: İlk kez uygulanan dikdörtgen parkur çok akıllıcaydı. Bu yeni parkur sayesinde yüzme etabından çok büyük keyif aldım. Geçen yarışta olduğu gibi bu yarışta da birkaç kişinin kestirme yaptığı ve hakemlerin görmelerine rağmen ses çıkarmadıkları söyleniyor. Artık bu tür sportmenlik dışı hareketlere göz yummamak, bu tür söylentilere mahal vermemek gerekiyor.

Bisiklet Parkuru: Sezon içerisinde en beğendiğim parkur burası oldu. Tur sayısının az olması hem kafa karışıklığı2013 antalya HIM optina yolaçmıyor, hem de ortalama hıza olumlu katkısı oluyor. Üstelik tur yeme riski de oldukça azalıyor.

Bu bölümde tek rahatsızlığım, dağıtılacağı söylenen su mataralarını ilk turda görememek oldu. Bu bilgiye dayanarak yanıma az sıvı almıştım, ilk tur sonunda biraz endişelendim. Neyseki sonrasında su dağıtımı oldu, hele muz servisi harika bir fikirdi.

Bu etapta zaman zaman 3’lü grup olarak sürmek durumunda kaldım. Sürekli olarak önümdekiyle mesafemi nizami tutmaya özen gösterdim. Çok güzel bir tecrübeydi, önümdeki sporculara izin verilenden fazla yaklaşmadığım gibi, aranın açılmasını da engellemek bisiklet etabına heyecan kattı.

Katılanların büyük bölümünün “deryar yasak” ilk yarışları olduğu anlaşılıyordu. Zaman zaman stresli anlar yaşadım, ama kurallara aykırı bir duruma mahal vermeden üstesinden geldim.

Birkaç kez, motorlu hakemler eşliğinde sürdüğümüz oldu. Her hakem kurallara uygun yarışıp yarışmadığımızı dikkatlice kontrol ediyordu. Açıkçası o anlarda, çok iyi bir organizasyonda yarışmakta olduğum hissine kapıldım ve mutlu oldum.2013 antalya HIM opti2

Koşu Parkuru: Koşu parkuru kusursuzdu. Teknik toplantıda Melih Işıkçı’nın önerisiyle ikram masalarının yol ortasına alınmaları sıvı alım sıklığını arttırdı. Hava sıcaklığının arttığı o anlarda bu sporcuların çok işine yaradı. Jel de dağıtılacağı söylenmişti fakat maalesef bu gerçekleşmedi. Kendi jellerimi taşımış olmam sayesinde beslenmemde sıkıntı yaşamadım.

Bitiş alanı:

Yarış bitim alanı kullanışlı tasarlanmıştı fakat biraz daha büyük bir alan olmalıydı. Karpuz, sandviç, su, isotonik içecekler ve diğer ikramlar gayet yeterli ve güzeldi. Spor akademisi öğrencilerinin verdiği masaj hizmeti ise olağanüstüydü. Hem düşünen, hem de uygulayanlara sonsuz teşekkürler.

Diğer Görüş ve Öneriler:

-Katılım sayısı düşük olduğundan çip sistemi kullanılmadan idare edilebildi. Ancak daha kalabalık yarışlarda çip sistemi şart.

-Hakemlerin emeğine saygı duyuyorum, ancak bazılarının görevlerini “biraz fazla esnek” icra ettiklerini duyuyorum. Değişim alanına girişte malzeme kontrolü yapılmaması, yüzmede kestirme yapanların belirlenememesi, ceza alan sporculara sarı kartla veya başka bir yolla uyarı yapılmaması, gayriresmi yarış sonucunun ödül töreninden en az yarım saat önce duyurulmaması ilk aklıma gelen eksiklikler.

-Bu yarışın, 6 ay öncesinden hazırlanmış ingilizce bir web sitesi olsaydı, eminim çok daha fazla yabancı katılım olurdu. Neredeyse bedavaya yapılabilecek bir web sitesinin olmaması, yarışın ikinci yılında katılımı kötü yönde etkilediği gibi, bir sonraki yıl için reklamı da yapılamamış oldu. İleride yapılacak web sitesinde mutlaka ilk 2 yılın tam sonuçlarının arşiv olarak bulunması, katılan sporculara Federasyonun verdiği değeri en güzel şekilde gösterecektir.

Bu yarışta emeği geçen herkese çok teşekkür ederim. Genel olarak başarılı bir organizasyon oldu, ancak eksiklikleri tesbit edip bir sonraki yarışta tekrarlanmamalarını sağlamak gerek. Böylece her yarış sonrası aynı konuları dile getirmek zorunda kalmayız.”

Leave a Reply

  

  

  

You can use these HTML tags

<a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>